Cesaretlendirmek: Ne Demektir, Nasıl Yapılır?

Rudolf Dreikurs’un söylediği gibi, “Her çiçeğin suya ihtiyacı olduğu gibi her çocuğun da cesaretlendirmeye ihtiyacı vardır.” Bir diğer deyişle, cesaretlendirme esastır. Cesaretlendirilmeyen çocuklar ölmeyebilirler; ama kesinlikle solarlar. Bu kadar esaslı bir konunun gerçekten ne demek olduğunu ve nasıl uygulandığını tüm ebeveynlerin bilmesi iyi olacaktır. Önce cesaretlendirmenin ne olmadığıyla başlayalım.

Cesaretlendirmek, övmek değildir

Övmek cesaretlendirmek değildir; çünkü övgü çocuklara “onay bağımlısı” olmayı öğretir. Övgü ile çocuklar, kendi değerlerinin ölçülmesi için başkalarının değerlendirmelerine bağımlı olmayı öğrenirler. Columbia Üniversitesi profesörü Ph.D Carol Dweck tarafından yapılan bir araştırma, Adler’in seneler önce öğrettiklerini ispatladı. Övgü, çocuklar için iyi değildir. Araştırmaya göre övgü, çocuğun risk almasını güçleştiriyor. Herhangi bir işi başardıklarında “akıllı” denilerek övgü alan çocukların, gelecekte başarmak için daha kolay işler seçtikleri; çocukların hata yapma riskini almak istemedikleri ortaya çıkmış. Bunun yanı sıra, herhangi bir işte gösterdikleri gayretten dolayı “cesaretlendirilen” çocuklar ise fırsat verildiğinde daha zor işleri seçmek için istekli davranmışlar. Dreikurs’un söylediği gibi, “İşi yapanı değil; yapılan işi cesaretlendirin.” Diğer deyişle, “A aldığın için seninle gurur duyuyorum” yerine,  “Çok çalıştın. Bu notu hak etmiştin” demeyi deneyin.

Cesaretlendirmek alkışlamak, pohpohlamak ve çocuğun yaptığı her iş için bir yorumda bulunmak değildir.

Ebeveynler çok konuşurlar. Bazen bu konuşmalar ders vermek, bazen de cesaretlendirme girişimi olarak adlandırılabilir. Ebeveynler arasındaki son trend, çocuklarının yaptıkları her işi cesaretlendirme adına övmek! Daha da kötüsü, övmenin yanı sıra tezahürat edip alkışlamaları gerektiğini düşünmek!

Şimdi 2 yaşında bir çocuk olduğunuzu hayal edin ve süt kutusundan kendi küçük bardağınıza süt koyduğunuzu düşünün. Ne hissediyorsunuz? Ben bu role girdiğimde kendimle gurur duyuyorum – ve kendimi çok yetenekli hissediyorum. Şimdi yine aynı rolde kalın ve annenizin tezahürat yaparak sizi alkışladığını düşünün. Bu durumda en popüler tezahürat, “Başardın!” diye bağırılmasıdır. Şimdi ne hissediyorsunuz? Ben bu role girdiğimde ilginç bir şekilde yine kendimle gurur duyuyorum. Hatta annemin bana tezahüratta bulunması hoşuma gidiyor. Ama, daha derine inince, annemi mutlu etmek için hep başarmam gerektiğine inanmaya başlıyorum.

Alkış ve tezahürat yapmak övgünün bir şeklidir. Tehlikeli yanı; çocuklar bunu severler; çünkü onlar, memnun etme ihtiyacı ya da memnun edememe korkusunun onların gizlice gelecekte hayatta kalabilmeleri için tek dayanakları olmaya başladığını anlamazlar. Tüm bu duygular ve düşünceler bilinçaltımızda oluşur. Tüm bu alkış, tezahürat ve övmeler çocuğunuzun başarılarını ondan çok sizinle ilgili bir konu haline getirir. Çocuğunuzun yeterli hissedip, özgüvenini oluşturma fırsatını elinden alır.

Cesaretlendirmek:

Cesaretlendirmek, çocuğunuzun büyüyüp olmak istediği kişi haline gelebilmesi için gerekli cesareti geliştirmesine yardımcı olmaktır. Dirençli, yeterli, hayattan zevk almayı ve mutlu olmayı bilen, topluma faydalı bir birey olması ve aynı zamanda da Dreikurs’un dediği gibi “hata yapmaktan korkmayan, hata yapabilecek kadar cesur olan” biri olabilmek için gerekli cesareti geliştirmesi için yardımcı olmaktır…

…ama şimdi cesaretlendirmenin ne demek olmadığı konusuna geri dönmeliyim.

Cesaretlendirmek kurtarmak, düzeltmek, aşırı korumacı davranmak demek değildir.

Eğer anne kuş suçluluk hissedip yavrusunu uçmayı öğrenmesi için yuvadan aşağı itmeseydi ne olurdu? Yavru kuş hayatta kalamazdı. Peki ya bizim çocuklarımız hayal kırıklığı kaslarını, dirençlerini ya da hataya karşı cesur olma kaslarını geliştiremezlerse, hayata karşı ne kadar hazırlıklı olurlar? Ebeveynler çocuklarını zor durumlardan kurtarıp, hatalarını düzeltip, aşırı korumacı davrandıklarında onların yaşadıkları hayal kırıklıklarını güvenle atlatıp, hayattaki iniş çıkışlara karşı ayakta kalabilmeyi ve bu süreçte birçok yaşamsal beceriyi de öğrenme fırsatlarını ellerinden alırlar.

Cesaretlendirmek Nasıl Yapılır?

Pozitif Disiplin yöntemlerinin hepsi çocukları cesaretlendirmeye dayanır:

  1. Aile Toplantılarında çocuklar iltifat edip iltifat almayı öğrenirken, problemlere çözüm bulmak için beyin fırtınası yapma fırsatı edinirler.
  2. Merak Soruları çocukları düşünmeye ve problem çözümünde kişisel güçlerini olumlu yönde kullanmaya yönlendirir.
  3. Gücü bırakmak çocuklara hatalardan öğrenme fırsatı verir.
  4. Çocuklara güvenmek çocuklara da kendilerine güvenmeyi öğretir.
  5. Özel zaman ayırmak sevgi mesajını çocuğuna iletme fırsatı verir.

Çocuklarla kendi yaşam deneyimleri arasına girmeden, onları yetkilendirmeye dayanan daha birçok pozitif disiplin yöntemi var. Hatta yeni bir yöntemden bahsetmek istiyorum:

Enerjik Cesaretlendirme:

Ebeveynlerin yapabilecekleri en iyi cesaretlendirme, bazen sadece çocuklarının yakınında sessizce oturup onlara enerji göndererek destek olmaktır. Pozitif Disiplin ile ebeveynlik eğitimlerimizin en eşsiz özelliklerinden biri, deneyimsel canlandırmalarla ebeveynlerin çocukların dünyasına girmelerini sağlayarak yöntemlerin etkilerini hissetmelerini sağlamaktır.

Bir eğitim sırasında bir katılımcının, istediği her şeyin hemen olmasını isteyip sinir krizine giren 5 yaşındaki çocuğunu canlandırmasını istedim. Ben ona pozitif enerji göndererek destek olan annesi olurken ondan da yanımdaki sandalyede oturup sinir krizi geçirip ağlayan kızı olmasını istedim. Tek yaptığım sadece orada oturup ona şefkatle bakmak oldu. Canlandırmanın sonunda onun ne düşünüp hissettiği üzerine konuşurken, bana sinir krizi geçirmesine rağmen benim ne yaptığımı fark etmiş olduğunu söylemesi çok eğlenceliydi. Öfke nöbetinin işe yaramaması konusunda hüsrana uğramış olsa da sevgi ve desteğimi hissettiğini paylaştı.

Çocuklar davranışlarının işe yaramadığını hissettikleri an başka bir davranışa geçmeye hazırdırlar. Bu Pozitif Disiplin yöntemi sorunlu davranışı hemen değiştirme konusunda çocuğu cesaretlendirmese bile, onu farklı bir davranış arayışına yönlendirmesi açısından uzun vadede etkili olacaktır.

Çocuğunuzun farklı bir davranış arayışına yönlendiğinden emin olmak için aşağıdaki sorulardan faydalanabilirsiniz:

  1. Öz-değerlendirmeyi mi yoksa başkaları tarafından değerlendirilmeye bağımlı olmaya mı teşvik ediyorsunuz?
  2. Çocuğunuza ne düşünmesi gerektiğini mi söylüyorsunuz, yoksa onu düşünmeye mi teşvik ediyorsunuz?
  3. Çocuğunuzun problemlerini çözmesi için ona izin verip, onu problem çözümüne dahil ediyor musunuz, yoksa onu kurtarıp kendi çözümlerinizi mi sunuyorsunuz?
  4. Yaptıklarınız ya da söyledikleriniz sonucunda çocuğunuzun ne düşündüğünü, hissettiğini, kendisi ve çevresiyle ilgili ne karar verdiğini göz önünde bulunduruyor musunuz, yoksa onun dünyasına girmekten kaçınıyor musunuz?
  5. Çocuğunuzun yeterli mi yoksa bağımlı mı hissetmesini sağlıyorsunuz?

Eğer bu soruların ilk kısımlarına “Evet” cevabı veriyorsanız, büyük bir ihtimalle çocuğunuzu cesaretlendiriyorsunuz demektir. Değilse, hataya izin vererek cesaretlendirmeye başlamak için iyi bir zaman olabilir.

 

Dr. Jane Nelsen’ın “Encouragement: What does it mean and how is it done?” adlı yazısından alınmıştır.